Gaziemir Park Kitabevi

13 Kasım 2011 Pazar

Türk Klasikleri, ARABA SEVDASI

Türk Klasikleri, ARABA SEVDASI, Recaizade Mahmur Ekrem
Türk Klasikleri, ARABA SEVDASI, Recaizade Mahmur Ekrem, Birleşik Tomurcuk baskısı / 13,5 x 21 cm, 2. hamur kâğıt, 296 Sayfa, 6.90 TL 


"Bihruz Bey bir Osmanlı paşasının oğludur. Evde özel hocalardan yarım yamalak bir eğitim görmüştür. Alafrangalığa özenir, süsü, gösterişi sever. Şık giyinir, şımarıktır. Her fırsatta az buçuk bildiği Fransızcasıyla terziler, ayakkabıcılar ve garsonlarla konuşur. Böylece Batılı olduğunu sanır.
Pahalı yerlerde arabasıyla gezer. Birgün Çamlıca tepesine çıkar. Güzel bir arabada sarışın, kibar görünüşlü bir kız görür. Hemen ona aşık olur. Ertesi hafta yine oraya gider. Binbir özenle yazdığı mektubu kızın arabasına atar. Fakat o günden sonra onu bir daha göremez. Yemeden içmeden kesilir, zayıflar. Arkadaşlarından Keşfi Bey aşkını öğrenir. Ona kızın öldüğünü, ailesini yakından tanıdığını, bir de ablası bulunduğunu söyler. Bihruz Bey bu yalana inanır.
Bihruz Bey'in aşkı yavaş yavaş azalır. Şehzadebaşı'nda dolaşırken, tutulduğu kıza rastlar. Fakat onun sevgilisi değil ablası olduğunu düşünür. Güçlükle kadının yanına yaklaşır, kız kardeşine olan aşkından söz eder. Mezarın yerini sorar. Kadın kahkahalarla güler. Bihruz Bey onunla nerede karşılaştığını açıklar ve kızkardeşi bulunmadığını söyler. Kahkahalar atar. Bihruz Bey düştüğü kötü durumdan kurtulmak ister. Utanır sonra, bir yolunu bularak oradan ayrılır. Babasının vefatından sonra büyük bir servete konar, bu pahalı ve özentili yaşamıyla tam bir mirasçıdır.
Arabası ile gezmek onun için öyle bir hal almıştır ki, soğuk kış günlerinde ya da yazın kavurucu sıcağında günün yirmi dört saatini arabasında geçirir. Bu arada pahalı arabasının bir hayli yüklü taksitlerini elindeki köşkleri satarak ödemiyor haftanın birkaç günü Mösyö Piyer'den aldığı Fransizca dersleri, belki tahsil hayatının yegane bölümüdür. Yarım yamalak bilgisiyle, olur olmaz yerlerde kullandığı diliyle, Fransız uşak Mişel'in bile zaman zaman anlamadığı bir konuşması vardır. Amacı, arabasıyla ve markalı kıyafetleriyle göz boyamak beğenilmek, ve kendisine hayranlık duydurmaktı. Şehrin eğlence yerlerini dolaşıp gezmekten başka işi yoktu..." (Arka kapak'tan) 


Ulaşım ve iletişim bilgileri için tıklayın



6 Kasım 2011 Pazar

31 Ağustos 2011 Çarşamba

29 Ağustos 2011 Pazartesi

Dikkat, marketlerdeki kırtasiye sanıldığı gibi ucuz değil!

Okul alışverişi yapmadan önce, çevrenizdeki kırtasiye ve marketlerde fiyat araştırması yapmayı unutmayın. 



Türkiye'nin her yanını en uzak kasabalara kadar saran marketler, sanıldığı gibi hiç de ucuz değil. Birkaç üründe göstermelik indirim yapıp, bir ucuzluk sanısı yaratıyorlar. Bu, tüketiciyi aldatmaktan başka bir şey değil. 
Türkiye'de sayısı on binleri bulan bir küçük kırtasiye esnafı var. Bunların tek para kazandığı dönem, okulların açılmasını izleyen ilk birkaç hafta oluyor ve buna da 'sezon' adı veriliyor. Kırtasiyeci, asıl olarak bu birkaç hafta içinde kazandığı parayla dükkanını çevirmeye çalışıyor. 
Ancak, marketler, kırtasiye esnafının sadece birkaç hafta süren sezonuna göz dikti ve tüm rekabet kurallarını hiçe sayarak tüketiciyi aldatmaktan çekinmiyorlar. 


Ucuzluk yanılsaması yaratarak tüketiciyi aldatmak bir suç değil mi?
Marketlerin şöyle bir taktiği var. Birkaç ürünü düşük kârla ya da neredeyse alış fiyatına verip bir ucuzluk yanılsaması yaratıyor. Tüketici, bu yanılsama oluştuktan sonra, diğer ürünlerin fiyatına dikkat etmeden gözü kapalı alışveriş yapıyor. Dikkatle bakıldığında çoğu ürünü kırtasiyelerden daha pahalıya sattıkları görülecektir. 
Burada kırtasiye esnafına görev düşüyor. Kârlar makul düzeyde olmalı, insafsız fiyatlarla bir 'sezon vurgunu' yapmaya kalkışılmamalıdır. İlkokula başlayan bir çocuk, lise son sınıfa kadar müşteri olacaktır. Müşterisini koruyan esnaf, aslında kendisini korur. 
İyi yönetilen ve fiyatlarını makul düzeyde tutan kırtasiyelerde aslında sezon hiç bitmez. 
Ancak, kırtasiye esnafının, uygun fiyatlarla satış yapması, sorunu ne yazık ki çözmez. Marketler, ortada nasıl bakkal bırakmadıysa, kırtasiye de bırakmayacak. Kırtasiyelerin, bağlı oldukları Odalar aracılığıyla marketlerin fiyat oyununu teşhir etmesi gerekir. Ancak, kesin çözüm, marketlerin, sezonda kırtasiye vurgunu yapmasının engellenmesiyle olur. 


Marketlerin, okulların açıldığı ilk haftalarda kırtasiye satışı yapmaması, sayısı on binleri bulan kırtasiye esnafının tek kurtuluş yoludur. Kırtasiye Odalarının, Ticaret Bakanlığı'na bu konuda bir başvuru yaptığını duydunuz mu? Ben hiç duymadım. Hiçbir konuda örgütlü olmadığımız için, başımıza her şey geliyor. 
Öyleyse, en azından kendimiz uyanık olalım ve marketlerin tuzağına düşmeyelim.  





5 Temmuz 2011 Salı

Gaziemir Park Kitabevi'nin adres bilgileri ve ulaşım krokisi



Gaziemir Park Kitabevi'nin adres bilgileri ve ulaşım krokisi


Adres: 5 / 2 Sokak 1 A, Atıfbey Mah. Gaziemir, İzmir.


0232 251 11 58


Gaziemir VD: 4421 5848 118 


Gaziemir Park Kitabevi'nin adres bilgileri ve ulaşım krokisi


Büyük Zafer'in 103. Yıldönümü kutlu olsun!

Büyük Zafer'in 100. Yıldönümü kutlu olsun! Sinan Meydan'ın 27 Ağustos 2025 tarihli yazısından bir bölüm sunuyoruz: Tam 103 yıl önce,...