Gaziemir Park Kitabevi

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Ramazan ve Şeker Bayramınız Kutlu Olsun



Değerli Müşterilerimiz,
Ramazan ve Şeker bayramınız kutlu olsun.
Park Kitabevi 27 Temmuz Pazar ve 30 Temmuz Çarşamba tarihleri arasında kapalı olacaktır. 
31 Temmuz 2014 Perşembe gününden itibaren tekrar hizmetinizde olacağız. 

Hepinize mutlu ve sağlıklı bayramlar dileriz. 

Önemli not: hiçbir şekilde 2. El kaynak kitap almadığımızı bir kez daha hatırlatırız. 2. El (okunmuş) roman almaya devam ediyoruz.


6 Mart 2014 Perşembe

Gaziemir'den birkaç resim

Gaziemir'den yeni resimler....

Yağmurlu gün...
5 Mart 2014 tarihli bu fotoğraf, 5 / 2 Sokak'ta bulunan Gaziemir Park Kitabevi'nin önünden Önder Caddesi'ne doğru bir kesit sunuyor




Güneşli bir günde Park...
Önder Caddesi üzerindeki Şehit Gökhan Küçükyoldaş Parkı'ndan Gaziemir Park Kitabevi'nin bulunduğu 5 / 2 Sokak'a bir bakış (4 Mart 2014).





Gezinin değiştirdiği bir park... 
5 Sokak boyunca devam eden Gaziemir Sevgi Yolu Gezisi'nin 3. kısmını tamamlama çalışmaları devam ediyor. Gezinin 3. kısmı Şehit Gökhan Küçükyoldaş Parkı üzerinde yer almakta. Park bu nedenle kapsamlı bir dönüşümden geçiyor. (4 Mart 2014)





Gaziemir Sevgi Yolu Gezisi'nin 3. kısmında yer alacak bu kafeteryanın bölgeye çok ziyaretçi çekeceğine şüphe yok. Bu çalışmalar sürerken, pek çok Gaziemirli, parkın serbest bir gezinti yeri olması gerektiği görüşünü savunmaktaydı. Bakalım Gezi tamamlandığında görüşler ne yönde olacak? 
(4 Mart 2014)



Gaziemir Park Kitabevi'nin adres bilgileri ve ulaşım krokisi. 

19 Mayıs 2012 Cumartesi

19 Mayıs kutlu olsun!



19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun!


"1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda (1) yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...
İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İtilâf Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir'e çıkartılıyor." (Nutuk'un giriş bölümü)

13 Kasım 2011 Pazar

Türk Klasikleri, ARABA SEVDASI

Türk Klasikleri, ARABA SEVDASI, Recaizade Mahmur Ekrem
Türk Klasikleri, ARABA SEVDASI, Recaizade Mahmur Ekrem, Birleşik Tomurcuk baskısı / 13,5 x 21 cm, 2. hamur kâğıt, 296 Sayfa, 6.90 TL 


"Bihruz Bey bir Osmanlı paşasının oğludur. Evde özel hocalardan yarım yamalak bir eğitim görmüştür. Alafrangalığa özenir, süsü, gösterişi sever. Şık giyinir, şımarıktır. Her fırsatta az buçuk bildiği Fransızcasıyla terziler, ayakkabıcılar ve garsonlarla konuşur. Böylece Batılı olduğunu sanır.
Pahalı yerlerde arabasıyla gezer. Birgün Çamlıca tepesine çıkar. Güzel bir arabada sarışın, kibar görünüşlü bir kız görür. Hemen ona aşık olur. Ertesi hafta yine oraya gider. Binbir özenle yazdığı mektubu kızın arabasına atar. Fakat o günden sonra onu bir daha göremez. Yemeden içmeden kesilir, zayıflar. Arkadaşlarından Keşfi Bey aşkını öğrenir. Ona kızın öldüğünü, ailesini yakından tanıdığını, bir de ablası bulunduğunu söyler. Bihruz Bey bu yalana inanır.
Bihruz Bey'in aşkı yavaş yavaş azalır. Şehzadebaşı'nda dolaşırken, tutulduğu kıza rastlar. Fakat onun sevgilisi değil ablası olduğunu düşünür. Güçlükle kadının yanına yaklaşır, kız kardeşine olan aşkından söz eder. Mezarın yerini sorar. Kadın kahkahalarla güler. Bihruz Bey onunla nerede karşılaştığını açıklar ve kızkardeşi bulunmadığını söyler. Kahkahalar atar. Bihruz Bey düştüğü kötü durumdan kurtulmak ister. Utanır sonra, bir yolunu bularak oradan ayrılır. Babasının vefatından sonra büyük bir servete konar, bu pahalı ve özentili yaşamıyla tam bir mirasçıdır.
Arabası ile gezmek onun için öyle bir hal almıştır ki, soğuk kış günlerinde ya da yazın kavurucu sıcağında günün yirmi dört saatini arabasında geçirir. Bu arada pahalı arabasının bir hayli yüklü taksitlerini elindeki köşkleri satarak ödemiyor haftanın birkaç günü Mösyö Piyer'den aldığı Fransizca dersleri, belki tahsil hayatının yegane bölümüdür. Yarım yamalak bilgisiyle, olur olmaz yerlerde kullandığı diliyle, Fransız uşak Mişel'in bile zaman zaman anlamadığı bir konuşması vardır. Amacı, arabasıyla ve markalı kıyafetleriyle göz boyamak beğenilmek, ve kendisine hayranlık duydurmaktı. Şehrin eğlence yerlerini dolaşıp gezmekten başka işi yoktu..." (Arka kapak'tan) 


Ulaşım ve iletişim bilgileri için tıklayın



6 Kasım 2011 Pazar

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Büyük Zafer'in 103. Yıldönümü kutlu olsun!

Büyük Zafer'in 100. Yıldönümü kutlu olsun! Sinan Meydan'ın 27 Ağustos 2025 tarihli yazısından bir bölüm sunuyoruz: Tam 103 yıl önce,...